İçeriğe geç

Nasıl Yani ne kadar izlendi ?

Nasıl Yani, Ne Kadar İzlendi? Görülmenin Felsefesi Üzerine Bir Deneme

Görülmek… İnsanlık tarihinin en eski arzularından biri. Mağara duvarlarına çizilen ilk figürlerden, sosyal medyada paylaşılan son videoya kadar değişmeyen bir dürtü: var olduğumuzu başkalarının bakışıyla doğrulamak. “Ne kadar izlendi?” sorusu, belki de modern çağın en popüler metafizik sorusudur. Ama bu sorunun ardında yalnızca merak değil, varoluşun felsefi temellerine dokunan bir çağrı vardır.

Epistemolojik Bir Sorun: Görülmek mi Bilinmek mi?

Bir şeyin “izlenmesi”, onun gerçekten “bilinmesi” anlamına gelir mi? İzlenme sayısı, bilginin niteliğini gösterir mi? Epistemoloji yani bilginin doğasıyla ilgilenen felsefe dalı açısından bu sorular önemlidir. Binlerce kişi bir videoyu izleyebilir, ancak kim gerçekten anlamıştır?

İzlenme, bilgiye değil, dikkate işaret eder. Dikkat ise anlık bir ışıltı gibidir; parlar, söner, unutulur. Bilgiye ulaşmak için derin düşünmek, sorgulamak gerekir. Oysa dijital çağda çoğu “izlenme” bir refleks, bir geçiştir. Burada asıl problem şudur: İzlenme sayısı arttıkça bilgi değeri azalıyor mu? Belki de bugün bilginin değil, “görünür olmanın” iktidarı söz konusudur.

Etik Perspektif: Görülme Arzusunun Bedeli

Bir felsefeciye göre, etik yalnızca “doğru olanı yapmak” değil, aynı zamanda “neden yaptığımızı bilmek”tir. Peki biz neden izlenmek istiyoruz? Paylaştığımız her şeyde görünür olma isteğimizin arkasında hangi motivasyonlar var?

Bazıları için izlenmek, bir tür toplumsal onaydır. Bazıları için güç. Bazıları içinse yalnızca varoluşun dijital bir yankısı. Ancak etik olarak şu soru belirir: “Kendimizi ne kadar ifşa etmeye hakkımız var?” Çünkü her paylaşım bir mahremiyet erozyonu, her izlenme bir parça benliğin kamusal alana bırakılmasıdır.

Ne kadar izlendi? belki de şu anlamı taşır: “Ne kadar kendimi sattım?” Bu, yalnızca bir eleştiri değil, çağımızın ahlaki ikilemlerinden biridir. Görülmek, onay almak uğruna kendilik değerimizi başkalarının ekranlarına bırakmak… Etik açıdan bu, insanın kendi özüne karşı işlediği sessiz bir ihlaldir.

Ontolojik Katman: Var Olmak mı, Görülmek mi?

Ontoloji, yani varlık felsefesi açısından “izlenmek” ilginç bir sorudur. “Varlık” kendinde bir şey midir, yoksa başkalarının gözleriyle mi anlam kazanır? Heidegger’in dediği gibi, “İnsan, dünyada-olandır.” Yani hep bir ilişkisellik içinde vardır. O halde izlenmek, bu ilişkiselliğin dijital biçimi midir?

Belki de dijital varoluşun ontolojisi, sayılarla ölçülür hale gelmiştir: beğeni, takipçi, izlenme, yorum… Bu göstergeler artık kim olduğumuzu belirliyor. Bir video az izlendiğinde değersiz mi olur? Ya da hiç kimse izlemese bile, o video yine de var mıdır? Bu sorular bizi Descartes’ın “Düşünüyorum, öyleyse varım” önermesinden “Görülüyorum, öyleyse varım” anlayışına sürüklüyor.

Dijital Çağda Varlığın Yeni Tanımı

Bugün varlık, görünürlükle eş anlamlı hale geldi. Bir an, bir fikir, bir sanat eseri ancak izlenirse, paylaşılırsa, tartışılırsa “vardır”. Bu durum, insanın anlam arayışını dışsallaştırıyor. Artık içsel derinlik değil, dışsal yankı değerli hale geliyor. Böylece varlık, özden çok görüntüye dayanıyor.

Ancak felsefe bize hep şunu öğretmiştir: Görünen, her zaman gerçeğin kendisi değildir. Belki de izlenme arzusu, insanın kendi varlığını kanıtlama çabasıdır ama bu çaba, paradoksal biçimde, kendilikten uzaklaşmaya da neden olur.

Düşünsel Bir Davet

Sonunda şu sorular kalır:

  • İzlenmekle var olmak arasındaki farkı ne zaman unuttuk?
  • Bir paylaşımın değeri, onu kaç kişinin gördüğünde mi, yoksa içeriğin anlamında mı gizlidir?
  • Eğer hiç kimse izlemezse, yine de o içerik var mıdır?

Nasıl yani, ne kadar izlendi? sorusu, belki de yanlış sorudur. Asıl sormamız gereken: “Ne kadar anlaşıldı?”, “Ne kadar dönüştürdü?”, “Ne kadar insanı düşündürdü?” Çünkü insan, ancak anlam bulduğunda gerçekten görülür.

Sonuç

İzlenmek, modern insanın varlık göstergesi haline gelmiş olabilir. Fakat felsefi bakış, bizi başka bir yöne çağırır: görülmek yerine, görülmeye değer olmayı seçmek. Çünkü gerçek varlık, bakışlarda değil, anlamda gizlidir. Ve anlam, hiçbir zaman yalnızca sayıların ölçebileceği bir şey değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
grandoperabet girişsplash